Cuma Hutbesi - İslam, İnandığımız Gibi Yaşamayı Bize Emreder
Tarih: 28.06.2024
﷽
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُولُهُٓ اَمْراً اَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ اَمْرِهِمْۜ وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالاً مُب۪يناً.
وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:
إِنَّ أَصْدَقَ الْحَدِيثِ كِتَابُ اللّٰهِ وَأَحْسَنَ الْهَدْيِ هَدْيُ مُحَمَّدٍ.
Muhterem
Müslümanlar!
Okuduğum
ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah ve Resûlü bir konu hakkında hüküm verdiği
zaman, mümin bir erkek ve mümin bir kadının o konuda tercih yapma hakkı yoktur.
Her kim Allah ve Resûlü’ne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.”[1]
Okuduğum
hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Sözlerin
en doğrusu Allah’ın Kitabı; rehberliğin en güzeli ise Muhammed (s.a.s)’in rehberliğidir.”[2]
Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam’a göre insanı en doğruya, en iyiye
ve en güzele götürecek olan yol, Kur’an ve sünnetin gösterdiği sırat-ı müstakimdir.
İnsanın huzur ve güvenini sağlayacak bundan başka bir yol yoktur. İslam’a göre dinin
sahibi Allah’tır. Neye, nasıl inanacağımızı belirleyen, bizi mutluluğa götürecek
yolları gösteren de O’dur. Kur’an ve sünnet, İslam’ın iki ana kaynağıdır;
birbirinden asla ayrılmaz. Bir konu hakkında hüküm verme yetkisi Allah’a ve
O’nun izin verdiği kadarıyla Resûlüllah’a aittir. Hiç kimse kendi görüş, düşünce ve
ideolojisini Allah ve Resûlü’nün koyduğu hükümlerden daha üstün tutamaz, daha
değerli göremez. Kendi kanaatine göre bu hükümlerden bazılarını alıp bazılarını
terk edemez.
Değerli Müslümanlar!
Allah’a teslimiyetimizin göstergesi imanımızdır.
İmanımızı diri tutacak olan ibadetlerimiz; onu kemale erdirecek olan ise güzel
ahlakımızdır. O halde, kalbimize ferahlık, ruhumuza huzur,
ömrümüze bereket veren ibadetlerimizi hakkıyla eda edelim. İslam’ın emrettiği helal
ve haram ölçülerine titizlikle uyalım. Söz, tutum ve davranışlarımızın tamamına
İslam ahlakını yansıtmanın gayretinde olalım.
Kıymetli Müminler!
Aile hayatımızdan ticaretimize, yeme içmemizden
giyim kuşamımıza kadar hayatın her alanında İslam’ın koyduğu ilkelere riayet
edersek; kendimize, Rabbimize ve çevremize karşı görevlerimizi yerine getirmiş
oluruz. Öyleyse, eşimizin, çocuklarımızın, anne ve babamızın, akraba ve
komşularımızın haklarını koruyalım. Ticaretimizde helali gözetelim, daha çok kazanmak
için harama tevessül etmeyelim. Fahiş fiyat artışlarıyla kimseyi mağdur
etmeyelim. Cehennem ateşinden bir parça olan faizden, karaborsacılıktan ve stokçuluktan
uzak duralım. Her zaman adalet, iyilik, merhamet ve dürüstlük gibi erdemleri
kuşanalım. Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi daha güçlü kılalım. Yalan, gıybet, dedikodu, iftira gibi her türlü
kötülükten; alkol, kumar, zina ve rüşvet gibi her türlü ahlaksızlıktan kaçınalım.
Amellerimizi yok eden kibir, riya, gösteriş ve zulüm gibi haramlardan; Allah
katında büyük bir vebal olan kul ve
kamu hakkını ihlal etmekten sakınalım. Bütün bu hususlarla ilgili başta
çocuklarımız ve ailemiz olmak üzere; akrabalarımıza, komşularımıza,
arkadaşlarımıza ve dostlarımıza usulüne uygun bir üslup ile gerekli hatırlatma
uyarı ve telkinlerde bulunalım. Zira Yüce Rabbimiz, وَذَكِّرْ فَاِنَّ الذِّكْرٰى
تَنْفَعُ الْمُؤْمِن۪ينَ “Hatırlat! Çünkü hatırlatmak, müminlere fayda verir.”[3] buyurmaktadır. İşte o zaman, evimizde
huzur, kazancımızda bereket, toplumumuzda sükûnet hâkim olacaktır.
Hutbemi
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum: يَا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ ثَبِّتْ قَلْبِى عَلَى
دِينِكَ “Ey
kalpleri hâlden hâle çeviren Allah’ım! Kalbimi dinin üzere sabit kıl.”[4]
[1] Ahzâb, 33/36.
[2] Nesâî, Îdeyn, 22.
[3] Zâriyât,
51/55.
[4] Tirmizî, Deavât, 89.
Din
Hizmetleri Genel Müdürlüğü